Salı, Aralık 10

Toplu taşıma kabusa dönüşebilir: Metrolarda bulaşıcı hastalık tehlikesi

genişletmek

KAYNAKben

İstanbul’da okulların açılmasıyla birlikte trafik yoğunluğu ve toplu taşımaya olan talep önemli ölçüde arttı. Özellikle büyükşehirlerde kalabalık ve boğucu ortamlar, metro, otobüs gibi toplu taşıma araçları bulaşıcı hastalıkların yayılmasına zemin hazırlayabiliyor. Öğrenciler, çalışanlar ve toplu taşıma araçlarını yoğun olarak kullanan, güne erken başlayan kişilerde hijyen ve kişisel korunma tedbirlerinin önemi artıyor. Metrolar ve benzeri nemli, havasız ortamlar sadece insan kaynaklı enfeksiyonlar için değil aynı zamanda çevresel tehditler açısından da önemli hale geldi.

Altınbaş Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Dr. Öğretmen İpek Ada Alver de özellikle bu dönemde sivrisineklerin taşıyabileceği bulaşıcı hastalıklara karşı önemli uyarılarda bulundu. İpek Ada Alver, şunları söyledi: “Özellikle büyükşehirlerde havalimanlarına, istasyonlara ve deniz ulaşımına transfer sağlayan ve farklı ülkelerden olmak üzere günde binlerce kişinin kullandığı metrolar, yer altı ulaşımını sağladığı için karanlık, nemli ve rutubetli ortamlardır. Sivrisinekler bu yaşam alanlarında daha hızlı çoğalıyor, “Sıtma, dang humması, chikungunya, sarı humma, filariasis, tularemi, Zika ateşi ve başta Batı Nil virüsü enfeksiyonu olmak üzere birçok türde ensefalitin bulaşmasında etkilidirler” diye konuştu. toplu taşıma alanları risk oluşturmaktadır.

“Enfeksiyon şehirler veya kasabalar arasında kolaylıkla yayılabilir”

Kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlarda sivrisineklerin önemli rol oynadığını belirten Ada Alver, şöyle konuştu: “Vektör dediğimiz sivrisinekler, bulaşıcı mikroorganizmaların taşınmasında büyük önem taşıyor. Bu tür ulaşım araçlarıyla enfeksiyon şehirler veya ülkeler arasında da rahatlıkla yayılabilmektedir. ” Sivrisineklerin genellikle ıslak ve nemli alanlarda, göllerde, denizlerde, bataklıklarda ve ormanlık alanlarda ürediğini ancak metropollerdeki nemli ve havasız ortamların da bir o kadar tehlikeli olduğunu söyledi.

“Enfeksiyon zincirinin kırılması için salgının kontrol altında tutulması çok önemli.”

Ada Alver, sivrisineklerin, mikroorganizmaları dış ortamdan koruyarak doğrudan kana aktardığının altını çizerek, şöyle konuştu: “Sivrisinekler, enfeksiyonun mutasyona uğramasına ve tedavilere direnç gelişmesine katkıda bulunuyor. Bu nedenle sivrisinek popülasyonunun kontrolü hayati önem taşıyor. Özellikle Batı Nil virüsü gibi tedaviler enfeksiyon zincirini kırıyor.” Aşısı bulunmayan hastalıklar için de metrolardaki sivrisinek popülasyonunun kontrol altına alınması için gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor” dedi.

Altınbaş Üniversitesi’nden Mikrobiyolog Dr. Son olarak İpek Öğretim Üyesi Ada Alver, sivrisinek popülasyonunu azaltmak için metroların düzenli olarak dezenfekte edilmesi, ilaçlama yapılması ve nemin kontrol altında tutulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Toplu taşıma araçlarının düzenli temizliğinin yanı sıra dezenfeksiyon ve hijyen çalışmaları da yapılmalı. Sivrisineklerin yuva yapabileceği alanlara karşı yürütülüyor.” Sözlerini şu ifadelerle tamamladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sponspor Bağlantılar: