‘Kaybetmekten korkma! Bir şeyler kazanmak için bazı şeyleri kaybetmeniz gerekir ve unutmayın, kaybettiğinizde değil vazgeçtiğinizde mağlup olursunuz!’
Galatasaray’ın efsane teknik direktörü Fatih Terim, futbolcu olarak ilk sözleşmesini tam 50 yıl önce Galatasaray’la imzalayarak kendisini ömür boyu Giallorossi renklerine bağlayacak ve adıyla anılacak kulübe katıldı.
Kulübün resmi X hesabından Pazartesi günü yayınlanan paylaşımda, Terim’in ilk kez 8 Temmuz 1974’te resmen Galatasaray’a transfer olduğu vurgulanmıştı.
“Efsanemiz Fatih Terim, Galatasaray’la ilk sözleşmesini 50 yıl önce imzaladı, gerisini tarih yazdı” yazan gönderide, “İmparator” lakaplı teknik adama “hayatta bıraktıklarından” dolayı teşekkür edilirken, ünlü “Önemli olan” sözüne atıfta bulunuldu. Mesele Galatasaray’dır.”
Hikaye Adana’da başladı
4 Eylül 1953’te Adana’nın Ceyhan semtinde doğan Fatih Terim, futbola 16 yaşında Ceyhanspor’da kaleci olarak başladı. 1969-1974 yılları arasında Adana Demirspor’da defansif orta saha pozisyonunda forma giydi ve lacivert-mavili formayla 125 maçta 25 gol attı.
8 Temmuz 1974’te 1.4 milyon liraya Galatasaray’a satıldı.
Babası Talat Terim’in, oğlunun İstanbul’a taşınmasıyla ilgili ilk tereddütleri, Galatasaray efsanesi “taçsız kral” Metin Oktay’ın arabuluculuğuyla sona erdi:
“Oğlum sana emanet. Allah sizi utandırmasın. Kendine karşı hoş bir tavrın var.”
Terim, pazartesi günü X hesabından yaptığı açıklamada o anları şöyle özetledi:
8 Temmuz 1974’te, Galatasaray’a imza attığım sırada, “’Artık Galatasaraylı oldun, umarım ömrün boyunca Galatasaraylı olarak kalırsın’ dediler. Adanalı bir gencin hayatında ilk kez dört tarafı denizlerle çevrili bir adaya, yüreği ağzında bir tekneyle gittiğini nereden bilebilirlerdi? Gençliğinden taviz vermemek için dimdik ve onurlu duran, ama Adana’da Metin Oktay’dan haber beklerken ayakları titreyen birini nasıl hayal edebilirlerdi? Peki Galatasaray adasında tüm ekiple akşam yemeğinden sonra beni Kütahya kampına götürecek otobüste yer var mı diye beklemek kolay mıydı? Ya Adana Demirspor vermeseydi? Ya babam, oğlu gibi sevdiği Metin’e “hayır” derse? Futbolcu ve antrenör olarak kariyerim boyunca büyük maçlarda büyük duygular yaşamış biri olarak, aradan 50 yıl geçmesine rağmen bu kadar beklentiyi, heyecanı ve heyecanın bedenimde yarattığı sıcaklığı unutmadıysam sebebi şu; Sebebi ise ben o gün Galatasaray taraftarı olarak oraya giden ve hayalini hayatına dönüştüren bir insandım. Hayatım ne kadar uzun sürerse o kadar Galatasaray taraftarıyım. Bu güne katkı sağlayan ve katkı sağlamaya devam eden herkese selamlar. Sevgiyle… #SağBuZaman”
Şampiyonluksuz bir futbol dönemi
Terim, teknik direktörlükteki efsanevi başarılarının aksine, 11 yıl forma giydiği Galatasaray’da futbolcu olarak hiçbir şampiyonluk kazanamadı.
Terim ayrıca birkaç kez Türk Milli Takımı formasını da giydi. Türkiye 19 Yaş Altı Milli Takımı’nda 7, Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takımı’nda 10, Türk Milli Takımı’nda ise 51 maça çıktı ve 2 gol attı.
Futbol kariyeri boyunca öfke kontrolü sorunlarıyla ünlenen Terim, sık sık hukuki konulara da karıştı. Bu olaylar sırasında kendisi de birkaç kez tutuklandı.
Takım arkadaşlarından Rüdiger Abramczik, Terim’i “Türk Beckenbauer” olarak tanımlayarak, onu Alman futbolunun efsane ismi Franz Beckenbauer’e benzetti.
Terim, yeteneğine rağmen kazanılan paradan ziyade sadakat ve kulüp üyeliğinin hakim olduğu bir futbol kültürünün olduğu 1970’li ve 1980’li yıllarda sadece üç kulüpte forma giydi.
Ceyhanspor ve Adana Demirspor’da oynadıktan sonra Galatasaray’a transfer oldu, 11 yıl sarı-kırmızılı forma giydi ve futbol kariyerini burada noktaladı.
Libero pozisyonundaki becerileri büyük saygı görüyordu ve zamanının en iyi Türk futbol yeteneklerinden biri olarak kabul ediliyordu.
Futbol kariyerinde 1975-1976, 1981-1982 ve 1984-1985 sezonlarında üç Türkiye Kupası ve 1981-1982 sezonunda Türkiye Süper Kupası olmak üzere toplam dört kupa kazandı.
Dönüm noktası: Koçluk kariyeri
Terim iyi bir futbolcu olmasına rağmen hiçbir zaman istediği başarıyı elde edemedi.
Kariyerinin dönüm noktası antrenörlüğe adım atması olacaktı.
Galatasaray’da kaptanlık yaptığı dönemde bir nevi lider ve “sahadaki antrenör” iken, teknik direktör rolünü üstlendiğinde “kazanan” karakterini ortaya koymaya başladı.
Teknik direktör olarak görev yaptığı ilk kulüp Ankaragücü’ydü. Terim’in yönetiminde toparlanan başkent ekibi, yeni teknik direktörünün taktik anlayışıyla güçleniyordu.
Kaderin ilginç bir cilvesi olarak Terim’in teknik direktörlükteki ilk büyük başarısı, 11 yıl forma giydiği Galatasaray’a karşı geldi.
Fatih Terim’in Ankaragücü, o zamanki adıyla “Federasyon Kupası” olarak anılan 1987-1988 Türkiye Kupası sezonunda Galatasaray’a 5-2’lik ağır bir yenilgi yaşattı ve o sezon Türkiye şampiyonluğunu elinde bulunduran Giallorossi’yi elemeyi başardı.
1989 yılında Terim, İzmir’in en büyük kulüplerinden Göztepe’nin teknik direktörü oldu.
Göztepe’yi çalıştırırken aynı zamanda Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takımı’nın teknik direktörlüğüne de başladı. Daha sonra 1990 yılında Göztepe’den ayrılarak milli takım antrenörlüğüne devam etti.
Terim’in liderliğinde Türkiye 21 Yaş Altı Takımı, 1991 Akdeniz Oyunları’nda ikinci olarak büyük bir başarıya imza attı. 1993 Akdeniz Oyunları’nda Türkiye 21 Yaş Altı Olimpiyat takımının teknik direktörlüğünü de yapan Terim, finalde Cezayir’i mağlup ederek ilk galibiyetini elde etti. antrenör olarak kupa.
1993 yılında, daha önce yardımcılığını yaptığı ünlü Alman teknik direktör Sepp Piontek’in yerine Türk milli takımının teknik direktörü oldu.
Türk futboluna kazandırılan ilk Terimlerden birinin tarihi 1996 yılına dayanıyor.
Terim, grup aşamasını geçemese de Türk milli futbol takımını tarihinde ilk kez Avrupa Futbol Şampiyonası’na götürmeyi başardı.
Terim, EURO 96’nın ardından milli takımdan ayrıldı.
Dört yıl üst üste şampiyonluk
Terim’in Galatasaray efsanesi dönemi şüphesiz 1996 yılında Galatasaray’ın başına geçmesiyle başlayacak.
Bu kez teknik direktör olarak Florya’ya dönüyordu ve önünde çok zorlu bir dönem vardı ama şampiyonluklar birbirini takip etti. Bu dört yıllık dönem, Türk futbol tarihinin ilk Avrupa kupası olan UEFA Kupası ile taçlandı.
2 verGalatasaray ve Terim oyuncularının Galatasaray ve Terim oyuncularının eline geçtiği ve dönemin en güçlü İngiliz takımlarından Arsenal’in penaltılarla mağlup edildiği 17 Mayıs 2000 tarihi mihenk taşı olacaktı. Daha sonra Galatasaray taraftarının sloganı haline gelecek olan “Mayıslar bizimdir” sloganı.
İtalyan kulüpleri Fiorentina ve Milan’ı çalıştırıp memleketine döndükten sonra yeniden Galatasaray’ın başına geçen Terim, bu sefer hayal kırıklığı yaşayacak ve Galatasaray’la çıktığı ikinci girişimde de başarılı olamayacak.
2005 yılında milli takıma geri dönen Terim, Türkiye’yi EURO 2008’e taşıyacak ve tarihinde ilk kez Avrupa futbol şampiyonasında yarı finale çıkacak.
Türk futbol tarihinin en büyük başarısından tam 11 yıl sonra, 17 Mayıs 2011’de, 17 Mayıs 2000’de UEFA Kupası’nı kazanan Terim, yeniden evine döndü.
Üçüncü kez Galatasaray’ın teknik direktörlüğünü yapan Terim, ilk yılında Galatasaray’la beşinci şampiyonluğunu elde etti.
Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid ile çeyrek finalde karşılaşan ve elenen tecrübeli teknik adam, kısa süre sonra Giallorossi formasıyla altıncı lig şampiyonluğunu elde edecekti.
O dönemde Galatasaray yönetimiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle Türk Milli Takımı’nın başına dönen Terim, EURO 2016’daki fırsatı kaçırdıktan sonra Galatasaray’a dönecekti.
22 Aralık 2017’de dördüncü kez Galatasaray’a dönen ünlü teknik adam, iki lig şampiyonluğu daha kazandı.
Toplamda sekiz Türkiye şampiyonluğu, üç Türkiye Kupası, dört Türkiye Süper Kupası ve bir UEFA Kupası ile Türk futbol tarihinin en başarılı teknik direktörü olan Terim, Galatasaray ve Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdı.
Adı birçok olaya karışmış, özellikle takım planlaması ve Galatasaray yönetimiyle yaşanan tartışmalar nedeniyle defalarca eleştirilmiş ve sorgulanmıştır.
Ancak Terim’le ilgili sorgulanamayacak bir şey varsa o da Galatasaray taraftarıdır.
“Galatasaray’da yaşıyorum. Galatasaray’da yaşıyorum. Önemli olan Galatasaray’dır.”